Powered by Blogger.

Dünya'nın En Minik Pankekleri

Ne? Biri muzlu pankek mi dedi? tabi tabi 'Pancake' demiş de olabilir. N'apalım arkadaşım, tava keki mi diyelim?

Neyse. Konu dışı bunlar.

Cumartesi sabahları ben çalıştığım için minik gurmem Bıdıkovski ve Fiko  kahvaltılarını baş başa yapıyorlar. Bıdıkovski kendi yemeyi daha çok sevdiği için, anne BLW'ya inandığı için, babaya da kahvaltı daha kolay olsun diye,Bıdıkovski'min cumartesi kahvaltısını daha ziyade parmak yiyecek gibimsiler olarak hazırlamaya başladım. Bu durumda da pankekler harika bir kahvaltı alternatifi oldu.


Dünyanın en minik pankekleri masaya gelir gelmez, minik eller yine büyük bir heyecanla tabağa uzanıverdi.


Muz, yumurta sarısı, az bişey tarçın ve tam buğday unundan oluşan pankekleri yağsız bir yapışmaz tavada Bıdıkovski'min minik elleriyle rahatça tutabileceği kadar minik şekilde pişirdim. (Hatırlatma: Yumurta beyazı dünyanın en alerjen zımbırtılarından biri.)






Bu memlekette açık sınırı 1307.55 TL. Asgari ücret 949 TL. Muzun tadını bilmeyen çocuklar var. Ben daha burada "Pankek mi Pancake mi?" neyi tartışıyorum?

<a href="http://www.bloglovin.com/blog/13762149/?claim=738kedvc6qe">Follow my blog with Bloglovin</a>


Yeter!



Dün bir kez daha kendimi suçladım, kahroldum. Benim masum yavrum böyle iğrenç bir dünyayı hak etmiyor.

Hiç kimse haketmiyor...

Her an onu pamuklara sarıp sarmalamaya çalışırken, sürekli başına gelebileceklerden endişe ediyorum. Minicik bir kız çocuğu, hayata 1-0 yenik başladı bile. Ona harika bir gelecek hazırlamaya çalışırken, onu nasıl koruyacağımı, nasıl güvende tutacağımı bile bilemiyorum artık.

Biz Ankara'da yaşıyoruz. Koskoca bir başkent! Gel gör ki ben Sıhhiye heykelinden öteye kavalyesiz geçmem. Artık sokakta gezen herkes şüpheli benim için.



"Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin" diyen sevgili bakan, Özgecan Aslan‘ın “çığlığını” duydunuz mu siz? Kızlarınıza çığlık atmayı değil erkeklerinize insan olmayı öğretin!

Tecavüzden hamile kalanlar doğuracak, devlet sahiplenecek. Kadınlar tecavüzcüleriyle evlenecek. Kadınların elleri kesilecek. Ve herkes susmaya devam edecek. Kimse görmeyecek, bilmeyecek. Karı koca arasına girmeyecek.

Biz sustukça şiddet artacak, biz sustukça biri daha ölecek.

Bu ülkede öldürülen, tecavüz edilen, taciz edilen, darp edilen kadınlar için hafifletici sebepler arayan, yaratan bir yargı sistemi var. Bu hükumetin başında kadının yaşamı, yatak odası, doğuracağı çocuk sayısı ve yöntemi hakkında ahkam kesen birileri var.

O üç çocuk nasıl güvende ve huzur içinde büyüyecek?

Lütfen yaşam özgürlüğümüz, en temel hak ve özgürlüklerimiz için susmayın artık! Artık buna karşı duralım ve adalet için sesimizi yükseltelim!

"Kadın karnına koca bir dünyayı sığdırdı. Ama siz kadını dünyanıza sığdıramadınız"...

10 Adımda Ruh Sağlığı Bozuk Birey Yetiştirme Rehberi

Selam Gençler!

Sağıma bakıyorum, soluma bakıyorum, sonra yine sağa, belki yine sola.

Şaşkınım! Evet hala şaşırıyorum, şaşırabiliyorum. Ne kadar çoğumuzun ruh sağlığı bozuk farkında mısınız?

Mesela ben. Ya da bir çok yakın arkadaşım. Ya da siz!



Niye böyleyiz? 

Arada düzgün çocuk yetiştirmeye çalışan insanlar var. Durun! Yanlış yapıyorsunuz! Bu kadar ruh sağlığı bozuk insan arasında heba edeceksiniz bebelerinizi.

İşte size 10 adımda ruh sağlığı bozuk birey yetiştirme rehberi; buyrun.

1 - Yavrunuzu baskıcı bir toplumda yetiştirin. Türk toplumu buna gayet uygun mesela.

2 - Devlet düzeni en sabırlı insanı bile çileden çıkarabilecek bir ülkede yaşayın. Uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye'de kalsanız yeter.

3 - Din hakkında her türlü sağdan soldan duyduğunuz şeye inandırın, ama sakın sorgulamasına, araştırmasına izin vermeyin. Mazallah açıp okursa çok fena kafası karışabilir. Okusa bile okuduğu dili bilmeden okusun, sadece okusun ama sakın anlamasın. Okuduğu kitapların tercümesinin, tefsirinin geyik olsun diye hazırlandığını sakın unutmasın.

4 - Yanında sürekli kadınları ezin, kötüleyin. Çocuğunuz kızsa 'eksik' olduğu kabullenmeli, yerini bilmeli, erkekse başka kimsenin hakkını gözetmeksizin her şey hakkıdır , paşadır, bilmeli.
Namusunu mutlaka iki bacağının arasında araması gerektiğini öğretin. Ama yalan söylesin, çalsın çırpsın, milletin hakkını yesin, bunlara sakın ses çıkarmayın.



5 - Sabah uyanır uyanmaz televizyonun karşısına oturtun, çünkü o böylece akıllı durur, sizde rahatça kahvenizi içersiniz. Çünkü çocuğun akıllı olduğunun tek göstergesi sabit bir noktada durmasıdır.
Yaramazlık yaptığında, istediğiniz gibi davranmadığında dövün, azının üstüne üstüne vurun. Ziya Paşa ne demiş; nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Ha bir de tabi ki kızını dövmeyen dizini döver.

6 - Doğduğu andan itibaren kucağınıza alarak direksiyon başına geçebilirsiniz. Alışsın aşina olsun. Olmadı eşiniz ön koltukta kucağında çocukla oturabilir. Erkekse ortaokula başlar başlamaz mutlaka araba kullanmayı öğretin. Arabanızı kaçırıp, ehliyetsiz kullandığında bunu bir erkeklik göstergesi kabul edip övün.



7 - Sakın kaldırımdan yürümeyi öğretmeyin, tarla misali yolun ortasından gidin hep. Kaldırım zaten çok işe yaran bir şey olsaydı memlekette daha fazla yerde görülebilirdi.

8 - Sürekli her yaptığına aferin deyin. Yemek için azını açınca, her adım attığında, kaydıraktan kaydığında. Unutmayın çocuğunuz üstün zekalı ve sürekli aferin denmesi gerekir. 

9 - Çocuğunuza sürekli pahalı oyuncaklar alın, pahalı kıyafetler alın. Ona sürekli daha da neler alacağınızı söyleyin. Böylece ona verdiğiniz değeri öğrenebilsin. Birlikte zaman geçirip, eğlenmek gibi yanlışlara zinhar düşmeyin. Daha da büyünce en pahalı hediyeleri ona kim alırsa, onun yavrunuzu en çok seveceğini kafasına kafasına kazıyın.

10 - Ve son ama çok önemli; sürekli yavrunuzu başka çocuklarla kıyaslayın olur mu? Şöyle iyice hırslansın. Sonra çocuğunuz diğer çocukların ağzını burnunu cimcikleyin, saçını çekince şaşırın.

İsterseniz sevgiyle, istemezseniz nasıl isterseniz öyle kalın.